aha seni en iyi anlayacak adam geldi.
2000 yılında daha üniversite 4. sınıf öğrencisiylen mali müşavir olan babamın "ofise eleman alıcazi part time sen çalışmak ister misin" dedi, boş boş gezeceğime ben başladım. başlayış o başlayış. önce part time, sonra full time, sonra stajı yap, ruhsatı al, büroyu devir al derken kendi işimi yapar oldum. hayatımda hiç farklı bir yerde maaşlı çalışmadım. yani babam tek değildi, ortakları vardı (ki onlar da kuzenlerim), pek iltimas da geçmediler, öteli elemanlar gibi maaşlı olarak çalıştım bir süre. yine de yabancı yer değildi.
şimdi bana sorsan, keşke o zaman kpss'ye daha çok asıldam, kursa gitsem memur olsam derim. rahat mı, rahat evet. sabah geç gelme, akşam erken gitme lüksüm var. kendim programlayıp istediğim zaman tatile gidebilme şansım var. güzel şeyler bunlar.
ama düzenli gelirim yok. 14 mükellefim var. tahsilat sorunu yaşamıyorum, herkes parasını ödüyor neredeyse ama kimse her ay tıkır tıkır ödemiyor. yani elime ayda geçmesi gereken para geçmiyor. o ay sıkıntılara giriyorum, ödemeler yapamıyorum, 2-3 ay böyle geçiyor, adam 3 aylık birden ödüyor. sürekli bir düzensizlik. bu düzensizlik yüzünden ne ev taksidine, ne araba taksidine giremiyorum. maaşlı olsam ayın başında tıkır tıkır param gelir, hesabım kitabım belli olur. liseden birlikte mezun olduğu ve tamamı memur olmuş arkadaşlarımın hepsi evlerini arabalarını aldılar, ben hala öğrenciyken ailemin aldığı arabayı kullanıyorum, çünkü düzenli para gelmediği için düzenli bir ödemeye de girmeye cesaret edemiyorum.
işin sorumlusu benim. elemanım da yok, tek çalışıyorum. bir şikrette çalışsan izne çıktığında senin işini bir başkası yapar. öyle bir şansın yok. ben izne bilgisayarı da götürüyorum, işler aynen devam ediyor. çünkü şu vatandaşın işe girişi yapılacak1 deidkleri zaman erteleme şansım da yok, bir başkasının yapma şansı da yok. ha elemanınız varsa o yapar, ama eleman demek en az 2300 lira masraf demek. 2300 lira elemana masraf etmek mi, tatilde bilgisayar taşımak mı? bence ikincisi. ama stres de eksik olmuyor.
2018 başında iki yeni mükellef geldi. bir de şirket kurdurdular. onların işlemleri, ayrı ayrı uyum sağlaması, gitmesi gelmesi, iş kaçmasın düzgün yapayım derdi, zaten var olanların işleri, geçici vergisi kdv'si derken ben günlerdir geceleri 3'e kadar evde çalışıp sabah 7'de kalkıyorum. uykusuzluk ve stresten ellerimde yaralar çıktı, gözlerim şişti. memur olsam skmişim işini, mesai saatimde yapar, en çok fazla mesaiye kalır çıkardım. en azından eve taşımazdım. bak eşim çocuğum arkadaşlarla buluşmaya gitti, ben ofisteyim hala, kendi hesabını kitabını bankasını doğru düzgün tutmayan ama acil mizan isteyen adama mizan hazırlamaya çalışıyorum.
şimdi hiç başkasının yanında çalışmadığım için bana bu işler zul geliyor. bilmiyorum maaşlı çalışmanın da zorlukları vardır ama en yakınımda, eşimde görüyorum, maaşlı çalışıyor, çok da çalışıyor ama maaşı da düzenli, vakti saati de belli. fazla mesaiye kalacağı zaman bile belli, pazar günü 14:00'e kadar gelinecek deniyor, 14:00 dedin mi de çıkıyor. mesaisini de alıyor. bu da bana cazip geliyor.
özellikle maaş işi çok canımı sıkıyor. kredi kartına 3000 lira borcum vari ödeyemedim. ama mükelleflerden 10.000 küsur alacağım var şubat sonu itibariyle.
gecikmeli de olsa alıyorum ama ben alıp borcu kapatana kadar yeni borç geliyor. düzen sıfır.
maaşlı çalışmak değil de ne yap et memur ol. en çok memurları kıskanıyorum. birlikte mezun olduğum adamlar uzman oldu, şef oldu, güzel ve düzenli maaş alıyorlar, yeşil pasaportları var, ben daha kart borcumu ödiycem diye bin tane mevzuata hakim olmaya çalışıp defter işliyorum, en ufak hatamda da binlerce lira ceza tehdidi ile karşı karşıyayım.
gerçi memur adamın da khk ile ihraç korkusu bilmemnesi var, arkadaşlarımın dairelerine kaç kişi ihraç edildii belki o da sıkıntı ama sanmıyorum bi boka bulaşmadılarsa benim kadar stres yaşasınlar. ben sırf günlük işlerim yüzünden bile bir gün huzurlu değilim.
0